30.6.14

Bu nasıl yardım anlayışı?


         BU NASIL YARDIM ANLAYIŞI?…
        Bugün Ramazanın ilk günü. Gece sahura kalkıp oruca niyetlendik. Yüce dinimiz İslam, paylaşmaya ve yardımlaşmaya büyük önem vermekte, varlıklı kişilerin yoksul ve kimsesizlere yardım etmelerini öngörmekte. Özellikle Ramazan ayının  bu yardımlar için çok önemli bir fırsat olduğu herkesçe bilinmekte.

        Geçen yıl Ramazan ayında medyadaki bir haberi izlerken çok etkilenmiş, adeta insanlığımdan utanmıştım. Bir ilimizdeki önemli bir kuruluş, yoksullara  yardım amacıyla Ramazan kolileri dağıtacağını duyurmuş, insanlar bir salonda toplanmış. Basın mensupları, kameralar, tüm medya orada yardımın dağıtılmasını görüntülemeye çalışıyorlar. Yardım yapan kurumun yetkilileri, yüzlerinde büyük bir gurur ifadesiyle gülümseyerek objektiflere poz veriyorlar. Zavallı yoksul insanlarımız, kadınlarımız, kameralara görüntü vermemek, tanınmamak için yüzlerini kapatıyor, bazıları masaların altına saklanmaya çalışıyorlar. Onların yüzlerindeki utanç ve mutsuzluk, kameralara ve fotoğraflara yansıyor. Kendi kişisel egolarını tatmin etmek için bu zavallı insanları kullanmak nasıl bir duygudur?

        Son yıllarda bu görüntüleri sık sık izler olduk. Hatırıma, geçtiğimiz yıl bir belediyemizce okulların açılışı münasebetiyle öğrencilere kalem,silgi,defter, çanta gibi okul malzemeleri dağıtma töreni geldi.Bu armağan paketlerini almak üzere anneleriyle belediye önünde toplanan yüzlerce çocuk, yaşanan  izdiham ve kargaşa nedeniyle perişan oluyor… Ağlayanlar, ezilip sakat kalma tehlikesi yaşayanlar, itişip kakışanlar… Bu kâbusu yaşayan insanlarımız, anneler, çocuklar, yaşamlarının ileriki dönemlerinde bir kalem, bir silgi için yaşadıkları travmayı, döktükleri gözyaşlarını mutlaka hatırlayacak ve belki de hiç unutmayacaklar.

        Ben, “ yoksullara yardım “ gibi çok hassas ve dikkatli olunması gereken bir konunun, böyle  insan onurunu incitici bir şekilde gerçekleştirilmesini ülkemize ve insanımıza yakıştıramıyorum. O görüntüleri izlerken ben de çok etkilenip acı çektim ve kendime şu soruları  sordum? Acaba bu yardımlar , yoksullara yardım gösterisine dönüştürülmeden, insanlar rencide edilmeden, onurları zedelenmeden yapılamaz mı? Bu yardım malzemeleri, dünya aleme, medya kuruluşlarına duyurulmadan, gizlilik içinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılamaz mı? Sosyal devlet anlayışı bu değil midir?

      Geçmişten günümüze bizim kültürümüzde yoksullara yardımın çok önemli bir yeri olduğu yadsınamaz. Yüce dinimiz İslamiyet’in, yardım ve dayanışmaya verdiği önem de herkesçe bilinmekte. “ Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen yüce peygamberimiz, bir başka hadisinde  “Sağ elin verdiğinden, sol elin haberi olmayacak.”  sözleriyle  yardımlarımızın gizli olması konusunda bizi uyarmakta. Ama günümüzde böyle mi? Bir elin verdiğini diğer elin görmesi bir yana, tüm dünya görüp duyuyor.

    Atalarımız, ihtiyacı olanlara, yoksullara gizlice yardım yapılması amacıyla “ Sadaka Taşı” nı icat etmişler. Eski İstanbul’da birçok semtte bu sadaka taşlarından vardı. İki metre kadar uzunluğu olan bu taşların üst kısımlarında çanağı andıran bir oyuk açılır, sadaka verenler parayı buraya bırakırlardı. Taş oldukça yüksekte olduğu için oraya uzanan kişinin para aldığı veya oraya para bıraktığı anlaşılmazdı. İhtiyacı olan kişiler, genellikle gece geç saatlerde  taşın yanına gelir, oradan ihtiyacı kadar parayı alır, gerisine dokunmazdı.

               Halk kültürümüzde önemli yeri olan efsanelerde de ak sakallı bir evliya, genellikle geceleri kimseye görünmeden , yoksul kişilerin kapısının önüne yardım torbasını bırakır. Sabahleyin kapısının önünde bu yardım torbasını gören bu kişi de  mutlu olur.

             Herkes görsün, işitsin, kendisini övsün diye yardım yapmak çok yanlış bir davranıştır, gerçek Müslümanlıkla bağdaşmaz. İnsanın kendisini göstermesi, egosunu tatmin etmesi değil, toplumun bir yarasına merhem olmak amaç olmalıdır. Asıl utanması gerekenler, maddi bakımdan yoksul olanlar değildir. Gerçek yoksulluk, merhametten, şefkatten, insani duygulardan yoksun olmaktır.

             Son dönemlerde insanların giderek bencilleştiğini, maddi değerleri her şeyin üstünde görüp, manevi değerlerden uzaklaştığını görmekteyiz . Halbuki toplumdaki tüm fertlerin en önemli görevlerinden biri, yoksul ve çaresizleri bulup, onların dertlerine çare olmaya çalışmak, acılarını dindirmek olmalıdır. Her toplumda varlıklı ve yoksul insanlar mutlaka bulunacaktır. Önemli olan, toplumdaki sosyal ve ekonomik farklılıkları çağdaş bir anlayışla gidermeye çalışmaktır.
 
 


Aziz Birinci     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder