BİR BAŞKADIR BENİM
MEMLEKETLİM…
Bazen
düşünüyorum da kafamı karıştıran şu sorunun cevabını bir türlü bulamıyorum:
Acaba benim ülkem kadar insan hayatının ucuz olduğu,insan hayatına değer
verilmeyen başka bir ülke var mıdır? Zaman zaman medyadan bazı haberleri okuyup
izlediğimizde,acaba gülsem mi , yoksa ağlasam mı,diye ikilemde kaldığımız
durumlarla sık sık karşılaşmaktayız.Bu inanılması güç olaylardan birkaçını
sizlerle paylaşmak istiyorum:
Aygaz
tüpünün gaz kaçırıp kaçırmadığını çakmakla kontrol etmeye çalışırken tüpün
patlaması sonucu ölüm. (Zonguldak-Ereğli)
Midesine
kaçan sineği öldürmek için ağzına sheltox sıkan kişinin
ölümü.(İstanbul-Sultanbeyli)
TEM
otoyolunda alkollü olarak seyreden araçtaki beş kişinin,radyoda çalmaya
başlayan oyun havasından etkilenip aracı sağa çekerek otoyolda göbek atmaları
sonucu üçünün ölümü,diğerlerinin ağır yaralanması.(Adapazarı-Hendek)
Minibüsün
içinde ısınmak amacıyla mangal yakan kişinin,gaz zehirlenmesi sonucu
ölümü.(Kastamonu)
Yolda
yürürken başına mermi düşmesi sonucu ölüm.(İstanbul İstiklal caddesinde bir
üniversite öğrencisi)
Elektrik
direğine yaslanıp ayakkabısındaki taşı çıkarmak için ayağını silkeleyen kişiyi
elektrik çarptığını sanan başka bir kişinin,cereyan akımından kurtarmak
amacıyla kafasına kürekle vurup öldürmesi.(Rize,Ardeşen,Tunca köyü)
Bizim
berberlerimize has bir hareket olan,tıraş ettiği kişinin boynunu rahatlatmak
amacıyla sağa sola hızla çevirme sonucu küt diye boynu kırılan
müşterinin,berber koltuğunda Hakk’ın rahmetine kavuşması. (Erzurum)
Bunlar,bireysel
vakalar,bunlara çok sık karşılaşıp,adeta alıştığımız vakaları da ekleyebiliriz:
Yaz
aylarında genellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde aşırı sıcaktan
korunmak amacıyla dama çıkıp uyudukları evlerinin damından düşmek suretiyle
ölen insanlarımız,
Şofben
zehirlenmeleri sonucu,banyo yaparken ölen insanlarımız,
Kış
aylarında doğalgaz havalandırma menfezini kapatıp,doğalgaz zehirlenmesi sonucu
ölümler,
Kurban
bayramlarında kaçan koç veya boğayı yakalamaya çalışırken,boynuzlanma sonucu
ölümler. (Ülkemizde bazıları bayramın
mutluluk ve coşkusunu yaşarken bazıları ölümün soğuk yüzüyle tanışmanın
talihsizliğini tadıyorlar.)
Lodos
nedeniyle,kömür sobasından çıkan gazın geri tepmesi üzerine karbonmonoksit
gazından zehirlenme suretiyle ölümler.(Lodoslu havalarda meteoroloji
uzmanlarının sık sık uyarmalarına ve daha önce yaşanan acı olaylara rağmen)
Daha önceki
bir yazımda da değindiğim bir hususu burada da zikretmeden geçemeyeceğim.Benim
ülkemde maalesef çocuklar,gençler,genç yaşlı
pek çok masum insan kaza kurşunu (Ne
demekse) ile canını kaybediyor,yaşama veda ediyor.Düğünlerde,kazanılan bir maç
sonrası galibiyet kutlamalarında,asker uğurlamalarında benim vatandaşım
mutluluk ve coşkusunu rastgele çevresine ateş ederek gösterir.Tabii bunun doğal
sonucu olarak da zavallı masum insanlarımız can veriyorlar.Bu nasıl bir
mantıktır ki,benim mutluluğum başkalarının mutsuz olmasına,hayatların sönmesine
yol açıyor.
Bu satırları
kaleme alırken,televizyon haberlerinde spiker,Almanya ve Fransa’da Türk
ailelerin oturduğu apartmanlarda yangınlar çıktığını ve bu yangınlarda ölenler
olduğunu duyuruyordu.Bu da yine sıklıkla
yaşanan bir olay.Tamam,bazı faşist düşünceli Neo-Nazi fanatik Almanların da bu
işlerde parmağı olduğu kesin;ancak bizim insanımızın da bu konuda ihmalleri
aşikar.Niçin Almanların,Fransızların oturdukları evlerde bu kadar sıklıkla bu
olaylar yaşanmıyor?
İnsanın
aklına bazı sorular ister istemez takılıyor.Acaba araçların freni niye patlar?
Bu olay neden sadece bizim ülkemizde yaşanmakta ve her yıl onlarca insanın
ölmesine veya yaralanmasına neden olmakta? Sebebi gayet açık.Bizde araçların
gereken bakımları zamanında ve gerektiği şekilde yapılmamakta.Hatta pek çok
araç,bakım zamanı geldiğinde bakıma girmeden,girmiş gibi gösterilerek evrak
düzenlenmekte.Sonuç ortada:Bir hiç uğruna yaşamlarını yitiren,sakat kalan
insanlar.
Maalesef ülkemizde her yıl pek çok
insan,inanılmaz nedenlerle yok yere,pisi pisine canından oluyor,acılar
yaşanıyor. Yaşanan bu ölümlerin nedenini düşünüyorum da aklım karışıyor,bir
türlü işin içinden çıkamıyorum.Kural tanımazlık,adam
sendecilik,kadercilik,aymazlık…
Geçenlerde
evin ihtiyaçları için semtimizde pazartesi günleri kurulan pazara gitmiştim.
Pazarda dolaşırken birden önüme çıkan uzun boylu genç bir adam, elindeki kocaman bıçağı yüzüme
doğru uzattı. Ben,şaşkın bir biçimde ne olduğunu anlamaya çalışırken,bıçağın
ucundaki minik peyniri fark ettim.Adam,benim korktuğumu anlamış olacak ki,”Abi
korkma,bu peyniri tadar mısın?” deyip bıçağı tekrar bana uzattı. İşte benim insanım bu.
Bazı
insanları,yaptıkları hatalarla ilgili olarak uyarmaya,bilgilendirmeye
kalktığınızda alacağınız cevaplar üç aşağı,beş yukarı aynıdır: Bize bir şey
olmaz abi,Acı patlıcanı kırağı çalmaz, Atın ölümü arpadan olsun…
Kutsal
Ramazan ayında akşam vakti iftara yetişebilmek için aracını çılgınca süren
insanlar bizim ülkemizde… Eski model aracının arka camına “Tek Rakibim THY”
yazarak kendini uçak pilotu zanneden insanlar bizde… Aracına “Allah Korusun”
yazıp her türlü kuralı ihlal eden ve kendisinin ve aracındakilerin canlarını
Allah’a emanet eden insanlar da bizde…
Bizim
insanımız kadercidir.Başına gelenleri “Takdir-i İlâhi” (Allah’ın takdiri)
diyerek kabullenir.Halbuki yüce Allah,insanoğluna,diğer canlılardan farklı
olarak “akıl” denilen nimeti vermiştir ki insanoğlu aklını kullanarak onun
emaneti olan canını koruyabilsin.
Biz her
zaman,”Bir başkadır benim memleketim” der,ülkemizle,insanlarımızla gurur duyarız.Ancak,ülkesini
seven pek çok kişi gibi beni de rahatsız eden bu konuda duygularımı paylaşmak
ihtiyacı duydum. Çünkü,”Her an başımıza acaba ne gelebilir?” diye düşünüp
potansiyel bir kurban konumunda yaşamak hiç de kolay değil doğrusu. Ne
zaman,nereden,nasıl geleceğini bilemediğimiz ölümün korkusu insanın içini
karartıyor.Halbuki yaşamak,hayatın güzelliklerini sevdikleriyle paylaşmak ne
kadar güzel!